HABERİN devamı için görsellere tıklayarak ilerleyiniz
Vaktiyle bir köy ağası bir çoban tutar. Çobana 100 tane koyun teslim eder. “Aman koyunlarıma iyi bak, parayı düşünme” der Çoban koyunları alır gider. Aylar geçer, günler geçer, Ağa konağın bahçesinde yemek yerken elinde bir koyun derisi, çoban çıkar gelir. Ağa şaşkın bir biçimde merakla sorar: -“Koyunlar nerde, bir şey mi oldu?” Çoban gayet sakin cevap verir:
Vaktiyle bir köy ağası bir çoban tutar. Çobana 100 tane koyun teslim eder. “Aman koyunlarıma iyi bak, parayı düşünme” der Çoban koyunları alır gider. Aylar geçer, günler geçer, Ağa konağın bahçesinde yemek yerken elinde bir koyun derisi, çoban çıkar gelir. Ağa şaşkın bir şekilde merakla sorar: Koyunlar nerede, bir şey mi oldu?” Çoban gayet sakin cevap verir: -“Ah! Efendim, der. Yağmur yağdı gök çatladı. 72’sinin ödü patladı. Önden gitti baş toklu. Arkasında 5 toklu.. 10’unu verdim kasaba. 10’unu katma hesaba. Kurt kaptı birisini. Getirdim birisinin derisini.” Köy ağası çılgına döner, önündeki yoğurt kabını çobanın suratına yapıştırır. Çobanın suratı bembeyaz yoğurtla görünmez olunca pişkin pişkin cevabı verir: Hesabı düzgün verenin yüzü böyle ak olur” der
Bir huyu varmış çobanın. Her akşam saat dokuzda yatar sabah dokuzda kalkarmış. Böyle geç uyanan çoban olur mu demeyin, develer tellal iken olur. On iki saatlik döngüyü istisnasız tamamlarmış çoban. Olur da uyumakta gecikirse, yine on iki saati tamamlamak için geç kalkarmış. Hiç şaşmaz, ömrünün yarısını uyur yarısını uyanık geçirirmiş.
Almış bir gariban, ona da eziyeti evde sürer gidermiş. Kadın evde illallah eder, her gün ayrı birine umarsızca anlatırmış. Kocasının adı her anıldığında kadının ilençle söylediklerinin arasına şu cümle sıkışırmış: “Melek gibi de uyur Allahsız.”
İzmir'de fe-laket :A.
Kabızlığı İltihabı Kalp Hastalıklarını Önlüyor
Kanadada Bir İhtiyar